Anasayfa Genel Videolar Ziyaretçi Defteri İletişim www.teknolojitasarim70.tr.cx
Teknoloji ve Tasarım
Vali Ali Akan İ.Ö.O
Çeşitli Konular
Bilim Ve Teknoloji
Satranç



Baltanızı bileyin....

Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş.
Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuçta ikinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş
-Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin.
Bu işin sırrı ne?
İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş ;
- Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.
Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu zihnimizin, ruhumuzun karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur.
Delphi deki ünlü tapınakta Sokrates in şu sözü yer alır: "İnsan Kendini Tanı" kendini tanımak, şu anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında açı olmaması anlamına gelir. Bireysel ve is yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız

Buruşuk gömleğin hikayesi


Türkiye’ye seminer vermek için Almanya’dan gelen Danışman Avrupa Patent Vekili Mr.Karl Rackette’nin bir Türk buluşçu ile ilgili dinleyicilere aktardığı ilginç hikayeyi bulacaksınız.
Buluşun kahramanı Almanya’ya çalışmak için giden Yücel Yamaç isimli bir Jeoloji mühendisidir. İşsiz olan Yücel Yamaç kendisi için çok önem taşıyan yeni bir iş görüşmesine gidecektir. Uzun zamandır işsiz olması, kaldığı yerin son derece bakımsız ve kötü bir yer olması, cebinde neredeyse yemek parasının dahi olmaması karşısında bu iş, Yücel için çok önemlidir. Akşam evine gittiğinde ertesi gün gideceği iş görüşmesi için ütülü gömleğinin bulunmadığını, ayrıca ütüsünün de bulunmadığını fark eder. Evde ütü olmadığı gibi, “Buruşuk gömleğini” ütületmek için ne parası vardır, nede zamanı. Hemen hızlı bir çözüm üretmek zorunda olan Yücel bir demir levha ile gömleğini ütülemeyi düşünür. Gel gelelim, bulduğu demir parçası sıcak olmadığı için gömleği ütülemek bakımından işe yaramamaktadır. Demiri ısıtması gerektiğini düşünen Yücel, bulduğu demir parçasına evde bulunan saç kurutma makinesini bağlamayı, demiri onunla ısıtmayı düşünür ve öylede yapar. Sonuç oldukça tatmin edicidir ve gömlek ütülenmiştir.
Yücel ertesi gün iş görüşmesine gider ve işin kendisi için taşıdığı önemi ve durumunu anlatır. Konuşma sırasında “Buruşuk gömlek” hikayesini’de firma yetkililerine aktarır. Firma Yüceli işe alır, ama yaptığı buluşla daha çok ilgilenir. Yücele bu yaptığı şeye patent almayı, patenti de kendilerine satmasını önerir. Buluşu tescil ettiren (patent alan) firma nakit sıkışıklığı içinde olduğundan dolayı bir bankaya kredi için müracaat eder ve patenti teminat olarak göstermeyi teklif eder. Patent Almanya’da önemli ve değerli bir şey olduğu için banka patenti teminat olarak kabul eder. Sonrasında firma borcunu ödeyemediği için patent bankaya kalır. Banka bir süre sonra patenti satışa çıkarır. İşte burası son derece önemlidir: Patente Dünyaca ünlü ütü, ve küçük ev eşyası üreticisi Braun talip olur.
Patenti alan Braun tüm dünyada patenti tescil ettirir. Hatta çeşitli ülkelerde taklitlerine karşı mücadeleye girişir. Buluşun etkisi bununla da kalmaz Koreli kayak üreticisi bir firma buluşu kayakların altına takmayı ve böylece daha hızlı kayma sağlamayı düşünür. Braun’la giriştiği patent mücadelesini kaybeder ve Yücel Yamaç’ın buluşunun konunun özü olduğuna ve kayak altına bunu uygulamanın yenilik unsuru taşımadığına karar verilir. Bu durumda kayak firmasının Braun’a lisans ücreti ödemekten başka çaresi kalmaz.
Böylece demiri sıcak hava ile ısıtma tekniği ütünün bulunmadığı, pratik bir çözüm bulmanın zorunlu olduğu her yerde kullanılmaya başlanmıştır. Saç kurutma makinesinin yanında eşantiyon olarak bu ürünü veren Braun firması satışlarını Dünya çapında %50 arttırmıştır.
Değerli okuyucular, aktardığım hikaye buluşun her zaman acil ve önemli bir ihtiyaçtan çıktığını, Türklerden buluşçu değil taklitçi çıkar zihniyetinin yanlışlığını, buluşların basit ama etkili çözüm üretmek olduğunu açıkça ortaya koyar. Buluşlar zannedildiği gibi her zaman uzun ve pahalı araştırmaları sonucu olarak ortaya çıkmaz. Acil bir ihtiyaç hisseden yaratıcı her insanın bulunduğu yerde buluş yapma potansiyeli mevcuttur.


Cd ci Kız
Küçük bir kasabada annesiyle birlikte yasayan Murat adında genç bir çocuk varmış.Murat ,fazlasıyla içine kapanık , sessiz ve sakin bir delikanlıymış.tüm arkadaşlarının birer sevdiği varmış fakat Murat'ın çok içine kapanık ,duygularını ifade edemeyen bir kişiliği olduğu için Murat'ın bir kız arkadaşı bile yokmuş. Arkadaşları bu yüzden Murat'la dalga bile geçerlermiş ara sıra.

Bir gün genç çocuk yine elleri cebinde ,kafası öne eğik bir şekilde ilerlerken birden cdci de ki bir kız dikkatini çeker kız çok güzel ve masum görünüşte bir kızdır Murat durur ve kızla öylece birbirlerine baka kalırlar ve kız gözlerini ayırır ve müşterileriyle ilgilenmeye devam eder.Genç çocukta yoluna devam ederken kalbi çok hızlı şekilde çarpmaya başlar.
Herhalde aşk dedikleri bu olsa gerek diye düşünür.Genç çocuk yolda gördüğü her kızı o kıza benzetmeye ,gözlerini her kapattığında o kızı görmeye başlamıştır.Genç çocuk artık tamamen aşık olduğunu hissetmiş.Her gün cd dükkanına gidip bir cd paketletip alıyormuş ve cdci kızda gence gülümseyip gözlerinin içine içine bakıyormuş.Bu böyle haftalarca devam etmiş gencç çocuk artık kıza açılmanın zamanının geldiğini düşünüyormuş ama içinde bazı tereddütler varmış ya beni terslerse, ya benden hoşlanmayıp gülümsemeleri sadece müşterisi olduğum içinse ,diye düşünür.

Genç çocuk bir gün tüm cesaretini toplayıp yine cd alma bahanesiyle cd dükkanına gider cd ci kızdan bu sefer dükkanın en ücra köşesinde ki cd yi ister kız o cd yi getirirken oda yazar kasanın kenarına bir not iliştirir.Notta:^^ Senden çok hoşlanıyorum ve sana telefon numaramı bırakıyorum ararsan sevinirim aramazsan bir daha gelmeyeceğim^^diye yazar.
Daha sonra çocuk günlerce telefon bekler fakat cd ci kız aramamıştır.

Aradan haftalar geçer ve cd ci kız dükkanı temizlerken Murat'ın bıraktığı o notu görür ve çok telaşlı bir şekilde numarayı çevirir.telefona gencin annesi çıkar.

Cdci kız :
-- Murat'la görüşebilirmiyim der.
Murat'ın annesi ağlamaklı bir sesle :
--oğlumu üç gün evvel trafik kazasında kaybettim der ve hıçkırıklara boğularak telefonu kapatır

Kız yavaşça başını öne eğer sessiz sessiz ağlamaya başlar.

Çocuğun annesi çocuğun odasına girer gardolabın kapısını açar onlarca paketli cd yere düşer annesi paketin birini açtığında
ee yakışıklı bana ne zaman çıkma teklif edeceksin
diye yazar...............

Renklerin Ustası

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış.

Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş.

Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş.

Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış.

Usta yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile bırakmasını önermiş.

Öğrenci denileni yapmış.

Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış.

Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

"İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Sakın emeğini, bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma ."

Eğlence

Hürriyet Sabah Milliyet
Star Cumhuriyet Radikal
Yeni Şafak Türkiye Gözcü
Akşam Zaman Posta

itene Ekle


© 2008 Teknoloji Tasarım
Design by Ekaya
teknolojitasarim70@hotmail.com


Free Web Hosting